Pages

21 Haziran 2014 Cumartesi

Huzur Bozumu Şenlikleri


Biz, hepimiz, ne güzel de eğleniyoruz
Ne güzel simit yiyoruz heybetli boğaz manzarasına karşı
Her şey ne güzel disko topu altında kendimizden geçince
Her şey ne güzel denizde deve güreşi yapınca,
Ne güzel beşinci dubleyi mideye hapsedince

Ya sen, sen de mutlu musun evdeki güzel insan
Aydınlık mı ufkunun dehlizleri
Hareket etsen bubi tuzaklarına yakalanır mısın?
Pencere kirişinden güç alıp dışarıda yağan yağmuru izlediğin yerde
Artık açılması belli şartlara tabii perdeler mi var?

Sokakta tehlikeli gözlerin ve sözlerin çeperindeki gece emekçisi
Çengelli iğne sokulup bütün sevda hücreleri iğdiş edilmiş ruh
Sözleşmeli zapturaptlarda kıyıma uğrayan beden
Sorunlu musibetin zehir akıtmak istediği can
El etek çekmek için risk bağımlısı mı olmalısın?

Yalın ayak geziyoruz balonda
Semaya ayakkabılarıyla girenlerin arasında
Yer çekimi kanunu bâkî bulutların kavşağında 
Düşecektir her yerde bulunur hint kumaşı
Yarını da olan bugünün özgül ağırlığında

Anımsatmak dipte neler yaşandığını
Anıştırmak ayakkabılarının içinde çoraplı ayaklarının bulunduğunu
Alıştırmak tavanın ve tabanın sabit bir evrene ait olmadığını

Çilingiri sana zimmetli sokak anahtarı
Saklanan gizli bölmedeki umut, evin kuytu köşesindeki
Rahatsızlığı yaratmak için huzursuzluğu elden ele dağıtıyoruz
Rahatı yaratmak için huzuru kardeşçe pay ediyoruz
Hazırlar mısın yan taraftaki yerini?
Hazır mısın söylemeye kaos ninnisini?

17 Haziran 2014 Salı

Reaksiyon


Parya olmadığımızı anlamasınlar
Kalkın! Yaşam taklidi değil yaşamı yapalım
Her şey bitti çölü kıta Mu’da kaldı,
Sabahattin Ali Raif’le umuda aldı, dönmeyelim
Kuma karışmış motivasyon ayıklanası
Yerdeki tozları toplayalım Maria Puder’leri  üfleyelim
Yokluk etkisinde çokluğumuz sezilmesin
Avazımızı ölü topraklardan esirgeyelim
Birbirimizde bulduğumuz hevesimiz bir mihrap
Çoğalıyor peyderpey

Onu ise lümpen ocaklarında gezdirsinler, boşver
Ucuz harabımızla paspal hanelerde kalmaya biz devam edelim
Rükuş şarabınızla denize nazır bronzlaşın, elleşmeyelim

Hadi oradan kadın sen de kanalı, yine tıkanmış
Tuz ruhunu kullanmak da yoz bir ruha düşünce
Olanlar, tabansızca boğulanlar
Aşırı havyar ve safran tüketimi sonucu oluşan zehirlenme
Midesel olduğu kadar…
Çekemeyen çekmeceyi uçurum kabul eder
Fikir tözünü mantık mıknatısı çeker
Aşık usanmakta, sabahın hatırı kalmakta
Yaz gelir, daha fazla reaksiyon gerekir



 


10 Haziran 2014 Salı

Sevistan




Bir tutam sevgisi
Bir avuç hüznü varsa
Koşup gelmelidir insan
Yer kapmalıdır bu tahtı gönülde
Dişini geçirmeli elmaya
Ortak olmalıdır ısırığa
Yarısını kapmalı
Bir köşeye çekip yaklaşık bir ömür boyunca
Sineye saklamalıdır
Bir kere  değil, bin defa da olsa tamamını bitirememelidir

Ne elma o kadar da Amasya
Ne portakal o kadar da Washington
İnsan hissiyat okunu erostan tarafa atmazsa

Alıp başını gidemeyecekse ikili biçimli
Özgür ruhunu mezbeleye götüreceklerdir
Bağcıklarından kurtulup yareni aramak için
Sevistan ormana gece yarısı dalmayacaksa
O öpücüğü yarım bırakmalı, kalbine kepenk vurmalıdır.
Balta girmemiş orman burasıdır
Hiç restorasyon görmemiş Roma harabesi buradadır
Balta girmese bile sevda giremeyecek değildir
Restorasyon görmemiş diye sevgi görülmeyecek midir?

 Aş oraları aşka engel koyan kuralları
Otoriter betondan şuraları
Kalbini de yanında getirmeyi unutmadan
Kap gel özlemini sokul yana
Ayva ağacı çiçekleniyor sevistan’da

3 Haziran 2014 Salı

Tensel




Şu benzersiz trajediyi görüyor musun üzerimizdeki?
Tenimize değen birbirinden deneyimli eserler
Kucak açtığımız uzuvlar temasımızı naif kılar mı?
Çok evvelden ayrı bir önem verdiğimiz doğrudur
Ufak bir mavi boncuk atardık hafiften, evet ufaklıkken.
Körpe bir çiçektik ortaçağ bahçesinde
Bilmek istediğimiz ve öğrenmek istediklerimiz
Keyfi değil mecburi bir sadakat, kapağı mı açacaksınız?
Hasılı, tedrisatımızın bir ayağını adli tıp kurumunda gördük
Üstümüz de pis kokuyor ama, vardı
Devlet dergâhından yıkanılmadan alınması gereken fiziksel raporlar
Çed raporu olmaksızın girişilen nükleer tesisler gibiydik
Sonucunda tck 46 deli raporunun elimize tutuşturulduğu Nagazaki felaketiydik

2 Haziran 2014 Pazartesi

Teslimiyet



Yırtılıyoruz ahali
Defterimizi dürüyorlar lime lime
Karnı aç olan tüm kan emiciler
Salıverildi insanlık nezaretinden
Paspas altı edildi insan, nezaketinden

İzbe ve karanlık köşe başlarında
Akbabaları işinden ettiler
Ölü bedenimizi kemiriyorlar
İştahlılar
Lezzetini aldıkça batırıyorlar çatalı
Ses gelmedikçe parçalıyorlar kanırta kanırta
Kuldan emirler, kurşundan askerler dillerimizi kestikçe
Vurun talimatının yeli estikçe
Kaskından numarası silinenlerin sırtı sıvazlandıkça
Kalbimizin en derin yerine
Saplıyorlar
Sapladıkça kanla hazla, canla başla, başbaşa
Ahhh!
Çekiliyor el bebek gül bebek
Emek verip yaşamaya çalışılan şu yaşam kendi kozasına
Benim gibi senin gibi
Yıllanıyor gidenlerin sayısı
Mecburi mahkumiyet eğitimi var
Özgürlük istencini israf ederek geçiyorsun
Ezeli mağlup olduğunu
Aklına kazıyarak vakti geçiriyorsun
İraden mi kalmış?
Teslim edilmiş kör bir hücreye
Kök bir hücre de enjekte edilse
Varlığın kârlılığına armağan olmuş bir kere

Tutunup demirlerinden parmaklığın
Gümbür gümbür titretemiyorsun itirazınla boşluğu
Ölümle mücadele etmek demek
Cinayetle de mücadele etmek demektir bunu bilmiyorsun
Elinden gelmeyecek şey değil ama yapışıyorsun kuytu sessizliğe
Ne ben anlarım seni, inatla elimi bırakırken sen
Ne de sloganına katılmadığın şu umutlu insanlarla dolu evren