Dedesinin mezar taşını okuyan, bilimsiz çocuklar Dedesini mezar taşıyla hatırlayan, şovenist çocuklar Dedesinin mezar taşı parçalanmış, haymatlos çocuklar Mezar taşını okuyan, dersten geçer çocuklar
Totaliter rejimlerin, devrimleri kendi içinde hallettikleri bir mesele bu İçinde yırtılan perdelerin arkasında heyecanla bekleyen çocuklar Çıkacakları anı kestiremediklerinden kasıt, böyle oluyor Çilek rengi şarabımız kol yenlerimizden akarken, katılan katrana aklımız ermedi İçe içkin, içkisiz içerlediğimiz nadir anlar da işe yaramadı Tereddütlerimiz turuncu müttefikin tarafına geçti Ve tabii kalbe en yakın bağlılıklar da Kim çıkardı ilk demokrasiyi saklandığı delikten, kim? Gördünüz mü? Uzaktan komutanla kontrol edilen , t.a kalitesinde, bilemedin hd kalitesinde 1+1 ekran geleceğimiz oldu Öncesinde çayırda nereye akacağı belli olmayan özgür salınımlı Egeler, Akdenizler Şimdilerde evi barkı belli iyi halli Marmara denizlerine dönüştü Pamuk helvadan idealizmimizin özeti ne diye soracak olursanız Bohçamızda yönü hem Ege’ye hem Marmara’ya bakan dibimizdeki çakıltaşlarıyla Nicelikte sayısız Stockholm Sendromuyla, nitelikte kayıtsız Türkiye mezbeleliği kaldı
Esrik-direngen ruhu, öfkeli halini 80 döneminde gördüğü
işkencelerden aldığı rivayetleri dolaşan Konur sokak sakini sosyalist bir abi.
Bu sıralar daha sık rastlaşıyoruz kendisiyle. Gözlemliyorum, iki lafın belini
henüz kırıp dökmeden. Fırsat olursa, emekçiliğimden biraz olsun sıra gelirse,
yeri gelir o da olur, biliyorum.
Çoğu zaman içe çökmüş avurtlarındaki pembelikten soğuğu en
keskin haliyle hissettiği düşünceli haliyle kendince bir başına insan hakları
anıtının ilişiğinde rastlıyorum ona. Çenesine yasladığı dertli bedenine bağlı
elinin bir zamanlar yıldız yumruk halini aldığı eylemleri düşünüyorum. Simasına
3-5 saniye bakmamla o kızgın ruh halinin altında müthiş bir aşk, müthiş bir duygusallık
olduğunu seziyorum. Halen bir şeyleri değiştirmenin yılmaz inancı. Ondan kelli,
kimi zaman o yüreğindeki coşkun akan seli köşe başının 24 saat misafiri olan Mobese
kamerasına akıttığını görüyorum. Ethem'in katillerine yataklık eden, o ağacın
bitişiğinde göğümüzü karartarak gözüken o sevimsiz yaratık değil mi? işaret
parmağını sallayarak "işine geldiğini işle, işine gelmediğini fişle"
aygıtına yine uyarı çekiyor. Daha önce defalarca yaptığı gibi. Yine birilerini
kovalıyor az sonra, seneler önce cebbar eli satırlılara yaptığı gibi.
Faşizan vaziyetlere karşı ne kadar çatık kaşlıysa civar
kaldırım sakinlerine de bir o kadar şefkatle ihtimam gösteren bir adam. battal
boy çöp poşetlerinde saklanmış süpriz çıkını kovalayan kedi ve köpeğin
mücadelesine pür dikkat gözleri kesildiğinde yine o çakmak çakmak yıldızlaşmış
gözlerindeki "çare ne olabilir" kaygısını görmek mümkün. Bir sonraki
esnaf ikramında paylaşılacak bir döner parçası, az ötedeki lokantada yarım
bırakılmış ekmek ısırığı, Dost Kitabevi'nin mini bahçesinde nereden
sürüklendiği bilinmeyen bir sosis artığı... Hepsi de sevgi değer yengisine
dahil. Sevginin değeri vicdanla güzelmiş meğer.
Sevdasına eşlik eden kitap sayfalarını İmge Kitabevi'nde
çevirirken görülüyor zaman zaman. Sızılı bir ezgi kulaklarını aksak aksak
dolaşırken o kâh Ahmed Arif'in, kâh Arkadaş Özger'in dizelerinin peşine
düşüyor.Kendi düşün dünyası gibi
unutulmaya yüz tutmuşluktan dolayı ucuz kitaplar bölümüne taşınmış ama içerik
açısından servet değerindeki Hür Yümer'e, Prévert'ye, Almila Kursar Kuş'a
takılıyor gözleri.İki üç tane metal
alaşımlı yuvarlak cisime alınabilir ederdeki kitaplardan kısıtlı sayıda alıyor.
Rafların arasından çıkıp soluğu sokakta aldığında yeri gelir kendisi gibi
yalnız haldeki metinlere daldırıyor yorgun gözlerini. Kimi zamansa ezberine
aldığı, duyulduğunda şöyle helalinden lezzetli bir yumruk yenmiş hissi yaratan
mısralardan devralarak anlatıyor meramını.
Çamaşır suyuna yatırıp hepinizi çürütece'm
Konyağa batırıp aklınızı kemirece'm
Kalırsa bir parça budunuz kapitalizme servis edece'm Halen umut umut diye inleyen feryadınızı Kalamar yiyemeyen ağzınızı Ve "yarın" diye beslediğiniz topyekûn tüm hayallerinizi Enjeksiyonla ölüm yatağına bağlayıp Her gün bir doz enjekte ederek Yavaş yavaş yok edece'm
Açım be aç anladın mı sersefil yaratık Cesaretini canileştirdiğim pitbull'a İradeni uzun adam'a Ve cümle yaşam enerjini köklerinden sökerek Başka gülümseyen uyumsuzların kanını Emmeye devam ve devam edeceğim
Ramazana özel postmodernist yaklaşımlarıyla tanınan Neyzen
Nuri, sahur vakti neyini İrfan Caddesi Nedim Sokak’ta üflemeye çalışırken,
mahallenin odunlukta ağır, akıllılıkta hafif gençleri tarafından darp edildi. Enstrümanına
zabıta tarafından el konuldu. Korsan davulcu muamelesi görüp 944848,348338 lira
adli para cezasına çarptırıldı. Neyini üflerken çaldığı telifsiz müzik parçası
nedeniyle de müzik yapımcıları birliği ve odaları tarafından mahkemeye verildi,
4 duruşma sonrası 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Şu anda da kendisi mahpus
damının borularında kaval yapma peşinde; ama cezaevi yönetimi olası bir icat
karşısında dünya patent enstitüsünün yönetmeliğini ihlal ediyor mu diye bu çalgıcıya
dair hızlı bir soruşturma içine girdi. Hiç olmadı kamu malına mukavemetten
ağırlaştırılmış hücre hapis cezası alması bekleniyor.