Pages

5 Ağustos 2012 Pazar

dÜZENLER, AnonimlER, RenKLER


                                     Düzenler-Anonimler-Renkler 1  




                           



Gitmeli mi acaba, karışmalı mı rüzgâra, eriyip toz bulutu haline gelmeli mi, kapı arkasında döneceğin an gene bin doz can acıtıcı bozgun. Her an hayatında ve her an ensende can acıtacak binlerce siyah kuzgun.  Uçmalı mı acaba, gökyüzünde dans etmeli mi? Ankara kalesi manzaralı bir fotoğraf karesi olmalı mı?

 E , sor bi bakalım senin kanatların var mı, belki bir adım sonraki dünyanda olabilir ama şimdilik yok. Hem kanatların geçeceği yarasız, beresiz bir deri olması lazım. Sende var mı? Yok! Sana zaten "döv"meyi yapmışlar kimliği mütemadiyen belirsiz şehr-i eşkiya-i güvenlik görevlileri.

Danışma ne tarafta mı? Onlar Sartre'a danışmadılar senin varoluşunla ilgili sorunu, kusura bakma. İnandıkları inanç neyse ona sordular ya da sorarmış gibi yaptılar, yaratıcının cevap vermediği yerde kılıfına uydurdular. Bürokratik yaşam sağ olsun, oradan örnek aldılar.

Aydınlığın selamı sabahı kestiği yerde karanlık oldu, ve karanlık kuytu bir köşede karanlık kararlılıklarını, danışmandan aldıkları 3 no'lu bıçağın en sert maddesine dayanaraktan uygulamaya koydular. Yetkili karar merciinin ilanı sabitti. Bıçakların işe yaramadığı yerde senin gelip geçerken severek baktığın kayın ağacından birkaç tutamla bu yara bere işlerini halledeceklerdi. Ve nitekim gereğini yaptılar. Seni o gün doğanın kanunu maddesine uymadığın "korku" bendinin, "kılık kıyafetine bak lan" fıkrasına göre cezalandırdılar.

Doğru haklısın iki yana doğru açıldı yara. İçinden tan kızılı berraklığında bir renk dışarıya doğru sızdı evet bunda da haklısın. Ama kabül etmeliyiz ki bazı yerler siyahlı, yer yer kahverengiye çalan, kimi yerlerdeyse morun tonları görülebiliyordu. Krizantem çiçeğine benzemediği besbelliydi. Ama idare et, yurdun dört bir yanında duyduğun örnekler gibi olmadı. O köhne sokak ortasında iki seksen yere de uzanabilirdin. Merhameti bol insanlara denk geldin. Git bir milli piyango çek haydi, şanslısın.

-Şans? Şansın hatırı sayılı miktarda olanı düzenlere, düzenlemelere, güzelleme çekenlerde ortaya çıkar.  

Ben de onu diyorum zaten sen düzende düzülemiyorsun ve düzelemiyorsun! Düm düz yola estetik düzen vermeye çalışıyorsun ve adımlarınla yerin altını ve ruhundaki yeraltını rengârenk yapıyorsun. düm düz olacak, "normal" olacak.  Ürkütme düzgünleri. İşine gelirse, bu dünyanın kelimeleri bunlar, sen karşı geliyorsun güzelim.

Hele ki, hiç duymamış olayım renk mi? Tek renk siyahtır. Bunu belle. He, illaki renk istiyorsan bak alacalı beleceli renkleri serpiştirdiler vücudunun farklı yerlerine. Onlarla yetin. Yakında sen de biliyorsun ki yeni bir renk öğreneceksin, beyaz. Ya da anlattıkları köprü doğru ise ve geçer isen kızıl, kıpkırmızı bir ateşi de görebilirsin.

Neyse, fazla laf zebani usandırır derler, şimdi karış gökyüzüne.

Eninde sonunda karışacaksın, diplerde yaşayan o anonim ben, hiç yanılmadım. Belki bir karboran gününde. Belki de, ıssızca, bir ayın güzünde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder